30 Ağustos 2009 Pazar

Megalomal (kaldığımız yerden yeniden)

Megalomal doğulmaz, sonradan olunur. Kıt zekalı birinin egosu artık ne gibi çıkarsal bir sebeple onu bilemiyorum (ya aslında sanırım biliyorum) şişirilir, basarlar gazı götünden (burada bir uyarı ateşle yaklaşmayınız yoksa dili fitil görevi görebilir)
Mesela örneklendirelim
Sekste korunmayı yanlış anlamış bir kadın (ya da sadece sevimli görünebilmek için) kafasına pembe çilekli prezervatif geçirir koltukaltındaki ter izi o an domuz gibi terlediğini gösterircesine ıslaktır ve yüzünde şapşal bir gülümseme vardır. Normalde tepki: öğkkk!
Ama şakşakçıları : aa hayatım çok şirin olmuşsun der
Ve terli ıslak megalomalımız hebefrenik bir tarzda başlar ya amaaa cidden mii… çok şekeysin sen de ..
Ya evet aslında ekseriyetinde bu kıkır kıkır gülme bebekleşme var .Üç aylık oldukları zamana ışınlanıp garip garip sesler çıkarabiliyorlar.
Hatta bir çoğu sıçıyo heryanına sıvıyor sonra da afiyetle yiyor.
Ayrıca bazen sıçmak için kıça gerek duymuyorlar. Ağızdan da sıçabiliyorlar.
Her şeyi kendilerine söylenmiş saydıkları için, övgüyü de sövgüyü de, gereksiz öfke krizleri ile kendinden bihaber kişilere saldırabiliyorlar ya da (övgü de geçerli bu) kıkırdamaya başlarlar.
Sıradan taltifleri egotik bir mastürbasyon vesilesi gören az gelişmiş beyinlere karşı sakınımlı laf etmek gerek arkadaşlar..
Lütfen dikkat edelim.

27 Ağustos 2009 Perşembe

TRANSFORMER KEZBAN

Yıllar önce babamın kitaplığından çalarak okuduğum kitaplardan birinde belki de insana ve dünyaya bakışımı değiştiren bir paragraf okumuştum. Tam olarak anımsayamasam da özetle:
- Ey sen! Dünyada tek gerçekten yaşayan sensin! Diğer herkes bir robot! Annen doğurma makinesi, baban çalışma makinesi. Hatta dinlerin bu kadar çeşitli olması senin ikileme düşmeni sağlamak için! Hangisini seçeceğin merak ediliyor. Dünyadaki bu kirlilik savaşlar senin şartlarını daha da zorlaştırmak için. Kafanı karıştırmak için!
Gerçekten de kafam uzun bir süre karıştı. Hala da çevremde akıp giden hayata baktıkça bu kadar çeşitliliği ve canlılığın gerçek olamayacağı kuşkusuna kapılıyorum. Kimi zaman da bu insanların içlerinde karmaşık bir mekanizmanın ve kabloların olduğunu düşünüyorum. Düşünüyorum, kurguluyorum ve gülüyorum.

Ülkemizde her modelde üretilmiş replicantların hafızasına ne gibi bilgiler ne dayanarak yüklenmiştir diye düşünürken kendimi komik bir kurgunun içinde buluyorum.

Bizim “kenar mahalleli”, “köylü” dediğimiz insanların pek bir halta yaramadıkları için sadece kuru kalabalık işte tiyatroda arka fonda kalabalık uğultusu yaratmak için bir ileri iki geri “vikvik” edip dolanıp dururlar. Çeşitlilik. İşte bu zihniyette gerekli toplumda...
“aman sen de , bana dokunmayan bin yaşasın” şeklinde düşünüp başkalarının uğradığı haksızlıklara ses çıkarmayan, sağlamcı, tutumlu olmayı abartıp bu yolda aslında neler kaybettiğini göremeyecek kadar kör, minik ataerkil küçük dünyalarına sıkışmış, güçlü olan dönemine göre hangi ideoloji ise ona yönünü dönen ayçiçeği gibi insansılar. –aslında korkulacak kadar büyük bir güruh-

Neyse efenim,
Ben geri kurguma döneyim.

Diyelim ki bu zihniyette bir robotcuk üretilmiş. Aslında ben sürekli fikir değiştirdiği için buna “ zikte durmaz replicant” hatta gel sempatikleştirelim daha familiar olsun. Adı transformer Kezban olsun. Diyelim ki bu robotcuğun bir önceki versiyonu pek rağbet görmediği için modeli yükseltilmiş daha önce sahip olmadığı özellikler eklenmiş olsun. Mesela her işe yaramalı di mi ? Kukusunda kalemtıraş olsun. Kullanılan malzeme pek önemsenmediği için dış deri tabakası oldukça kalın ve lekeli iç düzenekte ise malzemeden kısıtladıkları için demir. Yaz aylarında başına pembe prezo geçirip gülümserken sahnede hem sahne ışıklarının sıcağından hem malum yaz sıcağından terliyor. Ha evet! İnsana tam benzesin diye terleme özelliğine de sahip. Modeli yükseltildi ya! Hatta kukusundaki kalemtıraş ile kalem açarsanız boşalıyor. Neyse iç düzenek bu terleme yüzünden paslanıyor ve koltuk altı kısmında iğrenç paslı bir görüntü oluşturuyor.
Ee her Kezban'ın bir delikanlıbaşına ihtiyacı vardır. Böyle tüylerini hindi gibi kabartıp gezen kalemtıraş kukulu transformer Kezban’ a 2 harf öğreticem diye kendini harap eden öğretmenine bile kafa tutacak kadar ahmak bir model.
Bir de r2d2 tipinde –ama o kadar akıllı değil- şişman, konuşma özürlü kendini bir halt sanan çok yağlanmaktan yalaka olmuş pardon yalama olmuş bir başka robot.

Bu sevgili düşük model cyborglar ( kolları robocop a benziyor sahiden) insanız diye ortalıkta dolaşıp dururken ve hatta ben düşünebiliyorum düşündüklerimi ifade edebiliyorum yanılgısı ile ortamlara girip kendilerini ifade etmeye çalışırlar. Ama dün söyledikleri ile bugün söyledikleri örtüşmediği için komik durumlara düşmeleri muhtemeldir. Bazen insanlar aldırmazlar. Bıyık altından gülüp birbirlerine kaş göz işareti edip gösterirler. Ama bazen de hadlerinin bildirilmesi şart olur.

Ezik görünüşleri ve “ama…. Ben kurbanım..ama.. O bana orospu dedi…” şeklinde başlayan ağıtları ile yakayı kurtarmaya çalışırlar. İlkokul bahar şenliklerine sonradan katılanlar pek anlamaz bu ağıta inanır ama baştan beri konuya vakıf olanlar onların bu blöfünü fark eder.

Şimdi...
Sen kıçını açar 333 yaparak dudaklarını eşeğin amı gibi edersen, Kendine ve vücuduna methiyeler düzerek cinsiyetçiliğin alasını yaparsan. Karşındaki insana bu hareketlerini o doğuştan sahip olduğun zihniyetinle bütünleştirip sana “ kenar mahalle replicantı” deme hakkını verirsin. Sonra zırlama... Hak ettin ve sen farklı bir şey olamazsın.

Konunun ne olduğuna önem vermeyip konuyu sadece kendi kaleminin ucunda sanan çağanoz ise her daim ahmak konumunda kalır. Adı da kalemtıraş-salak tan öteye gitmez.

Altındaki 3 tekerleği ile şişko kalıbını transformer Kezban’ ın çevresinde döndürüp duran r2d2 özentili salak içinse denilecek birşey yok. Söylediklerin anlaşılmıyor canım. Çünkü aynı kelimeleri dönderip aktarıp söylüyorsun. Millet senden bıktı. Duysana... Anlasana... Sana ancak canları sıkılınca cevap veriyorlar. Hassasiyetlerini bildikleri içinde canları oyun isteyince önüne plastik kemik atıyorlar. Sen sadece halayıksın. Kendine büyük anlamlar yükleme.

Bir de ortama sonradan dahil olup bayraktarlığa talip olanlar var. Biz onlara kısaca “ yırtık dondan çıkanlar” diyoruz. Onlar için fazla söze gerek yok:iki düşün bir konuş.

Malum replicantlar, transformerlar falan var. İleri teknolojiden bahsediyoruz burada. Böyle asansörle vakit kaybetmedim ben. O seviyeye inmek için ışınlandım.

Selvi boylum al yazmalıma...

NOT: kendi ile ilişkilendirenlere güler geçerim. “ o sizin yaranız” derim. Ha bu yaramı bildirmek en asli görevim diyorsan. Emin ol seni sikime sallamayacağım. Aha lan ben de cinsiyetçilik yaptım. Biber sürün ağzıma.